suskun mısra
zamana çeyrek varken
şikayete artık çok geç
ssitemler dizboyu
hey!sana diyorum
suskun mısra
bunlar : kendime notlar
zamana çeyrek varken
şikayete artık çok geç
ssitemler dizboyu
hey!sana diyorum
suskun mısra
hayat, paylaşarak yaşanansa
mutluluk, paylaşılan an'larsa
inanç , paylaşılan güvense
peki
tersinde insana ait olan ne kaldı?
çok özledim seni kaş...
maviliğini,durgunluğunu,sessizliğini,kimsesizliğini,arnavut kaldırımlarını,kendine aitliğini ...özlemişim kaş seni.
çözümsüz bir şey yoktur ki,çözmek istemediğin şeyler vardır ya da çözülmesini istemediğin yada çözülsün istemediğin ya da işte...
çözümsüzlük kelimesi bile böylesi çözümlüyken,çözümsüz bir şey yoktur şu hayatta,yeter ki insan istesin gerçekten...
'çöz'-fill kökü,+'üm' yapım eki.............
,geldiniz,oysa uyanmışlığım en derin düştür benim için.
gitmeye hazırsam,sabırsızlığım,çekili yelkenleriyle rüzgarı bekliyor demektir.
son bir soluk kaldı buraların bu durgun havasından soluyacağım
ve
son bir bakış,
gerilere sevgi dolu.
h.c
"sen duyduklarına inanıyorsun. soylenmeyene inan; çünkü insanın sessizliği sozcuklerden daha yakındır gerçeğe"
''kalbiniz gecelerin ve gündüzlerin sirrini sessizce bilir.ancak kulaklariniz, kalbinizin bilgisini isitmek için deli olur.düsüncelerinizde daima bildiginizi, kelimelerde de bileceksiniz.rüyalarinizin çiplak bedenine parmaklarinizla dokunabileceksiniz.ve böyle de olmasi gerekir.ruhunuzun sakli kaynagi yükselmeli ve çagildayarak denize dogru kosmali;ve o zaman, sonsuz derinliginizin hazineleri gözlerinizin önüne serilecektir.ancak bilinmeyen hazinenizi tartmak için tarti aramayinve bilginizin derinligini degnekle veya iskandil ipiyle ölçmeye kalkmayin.çünkü kisi, ölçüsüz ve sinirsiz bir deniz gibidir.tek dogruyu buldum degil, bir dogruyu buldum deyin.ruha giden yolu buldum degil,kendi yolumda yürürken ruhu buldum deyin.çünkü ruh, her yolda yürür.ruh ne bir çizgi üzerinde yürür,ne de bir kamis gibi dümdüz büyür.ruh, sayisiz taç yapraklari olanbir lotus çiçegi gibi açilir.''
h.c'dan
almtra sözü aldi ve sordu:
- peki üstad; evlilik nedir?
cevap söyle geldi:
-siz birliktelik icin dogmussunuz. ölüm meleginin beyaz kanatlari sizi ayirana kadar ayrilmayacaksiniz.allahin sessiz tanikliginda bile beraber olacaksiniz.ama birlikteliginizde mesafeler birakin;birakin ki, cennetin rüzgarlari aranizda dansedebilsin...birbirinizi sevin ama, ask tutsakligi istemeyin..birakin ask, ruhunuzun kiyilarina vuran dalgalar gibi olsun...birbirinizin bardagini doldurun ama ayni bardaktan içmeyin; ekmeginizden verin birbirinize ama ayni somundan isirmayin...birlikte sarki soyleyin;lakin birbirinizi yalniz birakmayi da bilin.sazin telleri de yalnizdir ve armoni icinde ayni melodiyi seslendirir...birbirinize kalbinizi verin ama karsilikli kilitleyip saklamak için degil!sadece hayatin eli o kalbi saklar!birlikte durun, ama yapismayin, tapinaklarin sütunlari da bitisik degildir!
ve unutmayin;
mese ile çinar birbirlerinin gölgesinde büyümezler...
h.c'dan
gün gecenin ardında
gece gündüzün
bitmeyen döngüm
resmi geçitte yine bulutlar
çatı üstü martılara.
...gülüş bir sırttaki 'dimdik kambur'da saklıysa,uzlaşı filistinli bir çocuk için dünyada çok gerekli olansa,yalan kendine ihanet,gözyaşı gerçekliğin kendine ispatı,yarın yoksa,mutluluk insanın kendi içindeyse,doğru yanlışın içinde,yanlış doğrunun içindeyse,renk hissettiklerinin gülüşüyse,gurur hayatın çoğu zaman dikeniyse,ben kavramında ısrar en büyük ego tatminiyse,aldatmak aldatmayı seçecek aldanmışlıksa,onur küçük bir bebek gibi kırılgan ve hassas ise,ego dünyanın en gereksiziyse,bilgi paylaşım içinse,anlam hayata kattıklarınsa,özgürlük hissettiklerinse,kelimeler içini anlamlarla doldurduklarımızsa işte böylesi aklımızla.............
peki ya bir kalp!
...'sevgilim yalan söylüyorsa ona inanırım,yalan söylediğini bile bile' demişti shak.,
ölüm buysa 'herşeye rağmen'
tek bir keli........
bu,seni dinliyor
şu,seni çalıyor
onlar, güvensizlik ordusu
bunlar,aslında birçiftyanılsama
Kırılgan
Kırılgan bir çocuğum ben Yüreğim cam kırığı Bütün duygulardan önce Öğrendim ayrılığı Saldırgan diyorlar bana Oysa kırılganım ben Gözyaşlarım mücevher Saklıyorum herkesten Ürküyorlar gözümdeki ateşten Ürküyorlar dilimdeki zehirden Ürküyorlar o dur durak bilmeyen gözükara cesaretimden Diyorlar: Bir yanı sarp bir uçurum, Bir yanı çılgın dağ doruğu. Oysa böyle yapmasam ben Nasıl korurum içimdeki çocuğu? Bir yanım çılgın nar ağacı Bir yanım buz sarayı. (M. M.)
her durakta ölümsüz bir aşk edineceğim bir bakıştan, bir duruştan, çağrışımın sonsuz hızından unutulmaz bir sevgili daha bırakacağım ardımda. belki de yaşanabilecek en güzel serüveni terk edeceğim daha otobüsün ilk basamağında. kim bilebilir ki? sonrayı, sonrasını kim bilebilir? gizli gizli veda edeceğim ona; görmeyecek ve bu duyguyla burkulmuş yüreğim otobüs camına bağrında bir ok ile bir aşk levhası çizecek, ah min-el! bu da ötekiler gibi, kendisini ölesiye sevdiğimi bilmeden yaşayıp gidecek.. M.M.
.] © 2008. Template by Dicas Blogger.