12/31/2007


yürüyen merdivenin sevimsiz metalliğiyle karşılaşmaktan dolayı yüzü ekşimişti,koşar adım çıktığı metronun art-nouveu saçakları bile harekete geçirmemişti yüzündeki kıvrımları,oysaki ne güzel kıvrımlardı onlar...geçkin adımlarla yürüdü yol boyu yüksek duvarların hükümdarlığında,ardı bir mezarlıktı şehrin ortasında şehre ait ,bir yahudi mezarlığıydı,nihayetinde insanların ruhları bir aradaydı...bir kaç görevli hummalı bir çalışmayla ara yolları süpürüyor,biriside sürekli su kabına daldırdığı bir bezle anlayamadığım bir şey yapıyordu...bir anda kendimi sanki duvara asılı kalmış küçük bir kız çocuğu meraklılığında hissettim içimde hafif bir ürperti vardı,bir parçada üzüntü,buradaki tüm insanların neler yaşadıklarını neler hissettiklerini düşündüm,mezartaşlarındaki tarihlere bakmamaya çalışarak,bilmem hep korkardım o tarihlerden...bir anda tüm bu düşüncelerden sıyrılarak onu hatırladım az önce gözlerimin önünde olan kişiyi,bir telaşla asılı olduğum o duvardan düşüncelerimle birlikte atlayarak büyümüş kız halimle kalabalığa karıştım...neredeydi acaba...aynı yöne yürümeye söz vermişçesine atılan adımların sesleri uğultu olmuştu artık şehirde,kalabalık çok kalabalıktı kaldırımlar,sürekli insanların enselerine çarpmaktan sıkıldığımı hissettiğim anda ,sağa ilk sokağa saptım nereye çıkacağını bilmeden,bazen bu korkusuzluğumdan korkuyordum sonraları düşündükçe...her zamanki gibi kafam yukarıda yürümeye başaldım, rönesanstan bir hayli payını almış iki tarafıda yüksek binaların gölgelediği bu sokakta bir parçada nefes alabilmiştim neyse ki...sanki farklı bir zamanda gibiydim ama sırtımı dönüp baktığımda ardımdaki insanları o caddeyi görebiliyordum,oradan gelmiş oradan bu sokağa girmiştim,uğultusunu duyabiliyordum şehrin üstelik,ama burası,burası çok farklıydı sanki görünmez bir yerdi ,saatime baktım öğlendi,takvim aynıydı,gün aynıydı ama burası çok farklıydı...biraz daha yürümeye başladım,kesme taş duvarların işçiliği büyüleyiciydi,demir bir kapının önünde durup göz hizamdaki boşluktan arka avluya baktım

12/28/2007

noname

kırıl/-
gan bir güneşin mavi ışığı düşmüştü ellerime.yürüyordum sahil boyu,ayaklarımda sarı bir bulamaç izi.uçurumlardan uçurumlara atlayan kayıtsız varlıkların gölgesi gibi hissediyordum gökyüzünü,sıkılıyordum bu halinden.ricalı konuşmaların ardında saçları saklıydı,aynı şarkının sözünü dinlemediğimi farkettiği bir anda seslendi .sırtım dönüktü.elimi cebime attım o anda.neyseki oradaydı.elimi sardı kırılgan güneş mavi ışığıyla.

elimi sımsıkı sardı kırılgan mavi güneş ışığıyla.


yakalarını kaldırdığım paltomun izinde gölge boyu yürüdük zeminde.elim hep cebimde.sonra,sonra hani şu pamuk şekerine tutunup havalanalım mı dedi.olur dedim buruk bir gülümseyişle.yinede olur dedim.üzülme dedi usulca birazcık daha parladı,birazcık daha benim için ışığını arttırdı arttırdı.arttırdı.biliyordum her ışığı arttığında kendinden kaybediyordu benim için bir şeyleri,benim için kendini feda ediyordu.sımsıkı tuttum elimin içinde,lütfen dedim,lütfen.


çok yorulmuştu birden avucumun içine serildi ışığıyla,bir damla düştü gökyüzünden sadece onun yüzüne,mucize mucize gibi bir şeydi bu ,mucizeydi bu


12/20/2007

sabrina


sabrina


seni seyrettim şimdi yine

kalbinin güzelliğini seyrettim yine

tüm gerçekliğini
neyse ki sen gerçekten sevildin
bir film olsanda
bir kurgu olsanda


12/18/2007

beyaz yeleleri olan bir buluttu bakışları, uğurböceği kanatları düşmüştü ellerine...dizlerimin üzerine çöktüğümü ve bu manzara karşısında çok ağladığımı anımsıyorum…sokağın köşesindeki sarnıca parmaklarıyla asılmış içeri bakmaya çalışan meraklı bir kızın küçüklüğünü ardımda bırakıp, cebime soktuğum ellerimle daha hızlı yürüdüm sonra…
keskin buhar izleri çıkıyordu nefesimden,cam gibi bir şey kesiyordu ellerimi,parmaklarımın ucu uyuşmaya başlamıştı ve karanlığın gölgesi çöküyordu şehre,akşam oluyordu yine,narçiçeği rengine dönüşmüştü gibi sanki yerdeki siluet izleride …
cebimde bir kanyak şişesinde kalan son yudumu da sokakta yaşayan bir adama vermiştim…3-4 köpeği vardı çevresinde ve herkes onun bu halinden kaçıyordu oysa ben sabaha kadar onunla konuşabilir ve içimde ona duyduğum bu ilginç ve yeni hayranlığımdan bahsedebilirdim…kaba ve kalın bir sesi olduğunu düşünürken çok temiz ve ince bir dile ile karşılamıştı beni,çok özenli seçiyordu kelimelerini,naif cümleler dökülüyordu, sakalına ve kirli yüzüne rağmen ağzından…

12/15/2007

hayat

hayatmış bu.herşey bu kadarmış.buymuş.
buymuş aşk hayat
buymuş

12/10/2007

tutunduğum


sevgide güneş gibi ol,
dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol,
hataları örtmede gece gibi ol,
tevazuda toprak gibi ol,
öfkede ölü gibi ol,
her ne olursan ol,
ya olduğun gibi ,ya göründüğün gibi ol.

12/06/2007

güzel kadına

''gel küçük şeylerden söz edelim bugün seninle....'' diyen güzel kadın nolur gel bana umutlarımı ve hayallerimi geri ver...geleceğimi geri ver güzel kadın,birinin benden aldıklarını...
benden alınanları geri ver bu güzel cümlenin sahibi güzel kadın...bir tek sen yapabilirisin şimdimde çünkü bir tek sen
şairlere inanmıyorum artık, şiirlereyse hiç
kalbim yangın yeri...anlatamıyorum içimdeki acıyı...kalbimde bir acı ki 'kalbim kadar'...nolur gel bana samimiyetin sıcaklığından bahset
sonra ''gel küçük şeylerden söz edelim bugün seninle....'' de nolur

dizlerimin üstünde bir ağaç gölgesinde oturuyorum...eteklerime dökülüyor damlalar oradan toprağa
dokunmuyorum artık
yıkılan o kadar çok hayalin altındayım ki şu anda
nefes dahi alamıyorum

hayallerim benim
hayaller im

12/05/2007

kırmızı şemsiye

kırmızı bir şemsiye aldım bugün kendime...sapı ahşap,büyük bir şemsiye...bugün şehre yağmur yağıyor,çok yağıyor ama,çok,sanırım sular içinde de çok yürüdüm öğlen üzeri, ayaklarıma sızdı bu çok sular...bir kadının sözünü düşünüyorum günlerdir...bir kadının bir çift cümlesi...bir konçerto yankılanıyor şu anda katta,bilmem bugüne klasik müzik ile başladım, devamında...
sonra ,
sonra hayatı düşünüyorum yine, günlük...beraberinde yaşamı...kelime olarak anlamı...bazen senide yok etmek istiyorum, yazı yazmamak istiyorum artık aslında günlük, alınma lütfen,ama sende şahit olma istiyorum benim şahitliklerime,acıdan ve bir türlü anlayamadıklarımdan başka bir şey yok çünkü,bu yani.

ve korkuyorum

böyle işte günlük, bugün bugün olarak böyle

.] © 2008. Template by Dicas Blogger.

TOPO