beyaz yeleleri olan bir buluttu bakışları, uğurböceği kanatları düşmüştü ellerine...dizlerimin üzerine çöktüğümü ve bu manzara karşısında çok ağladığımı anımsıyorum…sokağın köşesindeki sarnıca parmaklarıyla asılmış içeri bakmaya çalışan meraklı bir kızın küçüklüğünü ardımda bırakıp, cebime soktuğum ellerimle daha hızlı yürüdüm sonra…
keskin buhar izleri çıkıyordu nefesimden,cam gibi bir şey kesiyordu ellerimi,parmaklarımın ucu uyuşmaya başlamıştı ve karanlığın gölgesi çöküyordu şehre,akşam oluyordu yine,narçiçeği rengine dönüşmüştü gibi sanki yerdeki siluet izleride …
cebimde bir kanyak şişesinde kalan son yudumu da sokakta yaşayan bir adama vermiştim…3-4 köpeği vardı çevresinde ve herkes onun bu halinden kaçıyordu oysa ben sabaha kadar onunla konuşabilir ve içimde ona duyduğum bu ilginç ve yeni hayranlığımdan bahsedebilirdim…kaba ve kalın bir sesi olduğunu düşünürken çok temiz ve ince bir dile ile karşılamıştı beni,çok özenli seçiyordu kelimelerini,naif cümleler dökülüyordu, sakalına ve kirli yüzüne rağmen ağzından…
12/18/2007
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Seja o primeiro a comentar
Yorum Gönder