9/12/2008

mola


eylül akşamları var,
gizli gün batımları,
pembeye sarılı uzun çarşı dolanışları
ve ‘selo’nun sohbeti
maviye karşı dizi dizi gecenin soğuğu
uzak ama yakın ülkenin dolu dolu hayalleri
anfitiyatro basamaklarında gizli mi gizli ruhlar ülkesi
başına buyruk tepeleri
tırmanan rengini bir gökyüzü
birde gülümseyen ayın şavkı
merdiveni dayasan çıkamayacağın yükseklikleri
elini uzatsan portakal çiçeği
kayrak taşları var
meydanında elinde çiçekleri
limanında bordalayan düşleri
kıyısı var karşısında akdeniz
kendinden kurtulup sana kavuşan rüzgarı,
kısacası özgürlüğü var
özgürlüğü sunan…

özlediğim topraklara artık kavuşma vakti :)

9/11/2008

gül bakim

kelebek rüzgarları var akşamda dost
renkleri getiren
puslu mavilikleri ters yüz edip
kıyıları yakın eden ,

sonra
serseri adımların köşe başlarında
dumanı tüten izmarit ağaçları
keskin bu kokuyu sırtlamaktan korkan
her nedense kendine hep yabancı

mevsim gereği sonbahar
ama!
baharın sonu değil ya!
nar çiçeği akşamlar var
tanımadık sesler yankısında
bu en güzel eylül yankısında

dediğin gibi dost:bazen susar insan
diğerine

ama
aslında
önce

hep kendine
.
bazen
susmalıda insan
susmalı,
parça
parça
derin sessizlikler ardı
hep gün doğumları
neyse ki keskin sarı

bazen nefes alamaz insan
dalar gider sarhoşluk denizine
boy boy dalgalar
çeşit çeşit maviler
sonra!
bir solukta okyanus
kadar
dolar nefes

bazen
bazen de
durur insan,
dururda bakar dost
aynalarla kaplı bir geçmişte
kırık aynalar düzlemine,

işte böyle dost
dediğin gibi:
konuşmaya kelime bulamaz insan
ve
romanlar hikayeler
faytonlara yüklü masallar
eski devirlerden ak akçeler
pul olur mektup zarflarına
kendine notlarda…
krakerkelebeğine:)

9/06/2008

bu şehir geceleri ayrı bir güzel be blog,ayrı bir büyüleyici,sözsüz kalıyor insan her boğazdan geçişinde,söz duruyor.iki yana uzanmış yatıyor kıyılar, örtüsünü örtünmüş karanlık sessiz,gün kapaklanmış ellerine, keşke hiç uyanmasa huysuz kadın ,o hıza karışmasa, o aynılıklara, o nasılsalara,o acıtmalara, hep böyle büyüleyici hep böyle muazzam görünse...sihri varsa şu ışıkların ,peki büyücüsü kim...kim ola ki!

9/05/2008

sohbet bahane muhabbet şahane

marc ribound büyük usta

abracadabra güzel manzara
8 özlediğim mekan
6:45 okurken güldüğüm
yol boyu istiklal kalabalık insan
teşvikiye h. güzel bi kent cafe
charles llyod güzel cd
yann tiersen kaybettiğim cdim
roman gary okuduğum kitap
mvrdv hakkını veren ofis
ve
ve işte.......


hayatın keyfine günaydın hayat




akbank jazz festivali arası film ekimi işte hayatın keyfi...
şahane isimler var,şahane

9/04/2008

yaklaşık bir 10 dakikadır 88.20 iyi çalıyor,spikeri konuşmadan ,artı cızırdamadan ki bende bu radyoyu bir parça biliyorsam an itibari ile -bize ayrılan sürenin sonuna gelicez ve esen kalıcaz-

paradox'a:)
bir düş günü
bir gülüş yenisi
saçlarında bir parça bulut
kirpiklerinde bir utangaç bakış vardı,
hatırlıyorum da
çıkarmadan paltonun eskisini,
giyindin çarçabuk temiz ellerini.

tepeler vardı ardını döndüğün ormanda
bir de bir mavi ispinoz ötüşü
tek göz bir kutuda,
uzaklara kürek çeken paçaların
siyahı aydınlatırdı her nedense
hep,her defasında.

puslu akşamların yaz güneşini kovalardı
avuçlarına doldurduğun en çok kızıllık,
yaka paça maviler dökülürdü
meşaleler alevi sıcağında,
son dördün dolmadan kendine
çobanyıldızı vururdu düşlerine.

şimdi bugünün içinden açılan pencereler
kırık camların dümenine perde çekmiş
son şarkıya dolanıyor
mendireğin yosunlu ayaklarında.

eylül akşamları var şehirde
tedirgin sokak üstü kaldırımlarında
sarmaşık batışları
ürkek üşümelere sarılı bir çift kanat
ve
birde gülhanenin sarı renkli çınarları,

bakışımsız dün gibi
sonbahar rüzgarları…

9/03/2008

ve işte huzurlarınızda :) beklenen yazı :)orcinal bu orcinal




Bugünden geçmişe bir not

yarın yok ki, sonra olsun…her gün var ,adı ilk gün, adı bugün…hissedilenlerde, yaşanılanlarda saklı daima…şiirler var dizi,dizi satırlar ardında…emeği var sevginin…yolun sonunu bilmeden yürümek var tek bir nefeste nefesin yettiğince…var olduğundan beri dünya gün doğumları, batımları var ufuk çizgisinde hala…önce var işte sadece bugünde…dünü varsa da bugünün…bugününde,bugün güneşi var havası var suyu var tozu toprağı var…dünü unutma demişti şair ama yaşayanın var ise onu sev demişti işte yine aynı şair…

çoğu zaman bir ağaca baktığımda doğanın büyüsüne hayran kalırım, aklım almaz hala çoğu şeyi…göremediğimiz toprak altından, köklerden başlayıp gökyüzüne uzanan kıvrımların incecik dalların ve yeşilin bin bir tonu maviye nasılda özlemle el sallar,muhteşem bir dal parçası öyle bir kıvrımla yol alır ki kendine değil değme sanatçıların soyutlamaları dersin,yerçekimini yer çekmez kıldırır hani sağlam bir gövdenin en büyük başkaldırısı,muhteşem bir leke dersin gökyüzü eskizinde vs…

bir ses duyarsın işte bunları düşünürken tamda usulca,

sessizliği bozmaktan korkan bir ses, huzur yüklü, sevgi yüklü …

"ne düşünüyorsun?" der -aynı haliyle-

hiç "sadece ağaca bakıyorum", dersin -aynı haliyle- ve minik bir gülümseyişle sıkıca sarılırsın ona iki elinle, o’da seni sarar sıkıca, gözlerini kapatırsın o huzur kokusunda…güvendesindir sevdiğinin yanında...hiç bitmesin istersin o an o huzur dağıyla…

justine’nin,clea’nın mektubunu yanıtlamamasının çok haklı bir nedeni var aslında anımsadığım,sonucu sunan bir neden…okumadım ben dörtlüyü justine’dan sonra,halada okumadım…biliyorsun aslında,

okumam doğru olmazdı çünkü……….

neyse

birde şu saatte gözkapaklarının ardındayken sen, oturduğun yerden hiç kımıldamadan yüze dayalı bir el’in desteğiyle, seni sessizce seyretmek saklı aslında özgürce...sana yakın, kendinden uzak…şimdide…şu anda işte...

günlerden kiraz olsun mu yine…

,geçmişten bugüneydi aslında bu not.


''böyle yazıları anamanşette görünce çok seviniyorum ben demişti'' birde sevgili krakercim 'dünde'....
ne denir siz söyleyin bu vatandaşlara,çirkinliklerine!yaşamları kopyalamak bu kadar basitse eğer ruhlarındaki bu çöpleri nasıl temizleyeceklerini bir zahmet düşünmeye başlasınlar...kabul bana bugün eğlence çıktı ama ,zarardalar kendilerine...


ve] o yazıdaki her kelimenin bir anlamı var malesef,imlasının bile,

bir -her gün-/ün bile,

anlatması zor,hissetmek lazım...

flaş flaş flaş arak fail bulundu


semra hanım ve diğer saz heyeti rumuzları...tabi kesinlikle bugün var dünden miras size katılıyorumda yazıyı yazan biri olarak 'bugünden geçmişe bir not' du aslen o not bir bunu anlamamışsınız...

ARAKLAMADA SON NOKTA !!!


adına yazıldığını sandı herhalde arkadaş,sevinmiş midir bilmiyorum ama çok üzüleceği kesin! çok sinirliyim çoooook...

aşağıdaki linke bir bakar mısınız tanıdık mı tanıdık bir yazı buram buram......

http://yankihaber.com/author_article_detail.php?article_id=237

.] © 2008. Template by Dicas Blogger.

TOPO