9/10/2007

Bir sıkıntı denizindeydim sabahta ,şapkasında beyaz bulutlarıyla rengi mavi olsada bu gökyüzü hayatı bırakma isteği ayaklarımdan aşağı taşmıştı da, sırtımı dahi taşımaktan aciz bir ağızla yürüdüm yolları bende 10 eylülde öğlende istanbul da…bir köşe bulsam kapalı gizli kutumu kutu beni unutup gidesim var,olmadı kalbimi beynimi bana ait ne varsa hepsini bir kuyumcuda bozdurasım ,karşılığında iki işe yaramaz madenle dolaşasım var ,olmadı tüm dünyamı yıkasım ,wc de tüm kadınlar neden suratlarında bir kibir le aynada kendilerine bakıyorlar bilmediğim bir güzellik yarışması varda banamı çaktırmıyorlar oysa elbisemle uyumlu renkte ama bakın benim topuklularımda,garsonu durdurup salatanın üstündeki bu tuna balıklarını neden bana yediriyorsunuz gibi aptal bir soruya eşlik edecek gözyaşım hazırda üzerimdeydi de yine salatanın orta yerine daldırdığım çatalın uçlarında çoktan şakırdamaya başlamışlardı bile …ekşi bir masal tadında bir telefon konuşmasını terk etmek istedim günün öğle vakti bir yokuş üstünde,bir paket antibiyotiği bir tomografiyle değiş tokuş etmesem ne olur ki dememle canlandı en sevdiğim hali resmi geçitlerle ,daldım aralarına umarsızlığımla, topuklu ayakkabılarım çok mu sıkıyor dedim bana,bir cd kapağı yankılanıyorken ardımdan en sevdiğim resimlere baktım, boyumca olanlarına yine …bilmediğim bir sokakta bir mağaza benim mi önümde mi belirmişti ben mi gelmiştim ama, onsuz çok hırçınsın dedi yanımdaki adam ,kadında başıyla onayladı...doğruladım gözlerimle...
koşar adım döndüm fotoğrafların asılı olduğu meydana her bir fotoğrafa ... en benzeyenleri en çok sevdiğim ve ona en aşık olduğum hikaye desenli olanlarına ,işte renk renk şiirlerle çerçevelilere…
en sevdiğim beyaz renkli olanlarıydı birde mavi,ona çok yakışıyordu zira...

Seja o primeiro a comentar

Yorum Gönder

.] © 2008. Template by Dicas Blogger.

TOPO