8/22/2007

rüzgarların eteklari havalanıyor ikindi güneşinde/sartre gölgesine sığınanlardanım/hayatta salt düşünce üretmek isteyenlerdenim/ artık kendi içimde kendim için/bir arka bahçem var bilinmeyenim /görünmeyenim/ kimsenin değil ama yaşasın sadece benim/yaşamaksa en büyük mecburiyetim dedim anneme/ bu dünyada yaşayayım o halde bennde sessizce/kimseler karışmadan/kimselere karışmadan/ kendi yaşamımda/ dedi küçük bir kız aldanışa...ve vakitsiz yazılar yazmak için kapandı bir odaya bir hikaye ve bir şiir arasında....kalemin ucu karıştı bulanıklığa,bulanıklık ise karışacak eninde sonunda aydınlığa dedi...ve aydınlanacak tek bir lambanın tozu altında. dedi yine...bir duvar buldu kendine ardında küçük bir bahçe bir kaç sandalye ve bir resim bir kurbağa hemen üstünde...eliyle itti kurbağayı resmi almak için,masallara giden yol belirdi hemen ardında çerçevenin ardında...bir masal kavgaya tutuştu sihriyle küstü kız geri geldi tüm geçtiği yollardan yine,ardında düşen arpa tanelerini gökyüzünün kanatları süpürdü bir bir,bir tufan geldi bir rüzgara karıştı ,bir güneş ısıttı ve bir yağmur yağdı aynı anda yine...gündüzün üstünü gece örttü ve geceye örtünürkende kız gözyaşlarıyla uykusuna yine daldı.....ve sabah oldu aynı hayata yine uyandı...yaşamak demişlerdi ona en büyük mecburiyetin diye, yaşamın içinde bir kere...mecburiyetini önüne taktı yürür gibi konuşur gibi oturur gibi güler gibi yaptı...tüm sahteliklere sırtını dönüp tüm ama tüm ikiyüzlülüklere tüm gördüğü halde görmemiş gibi olduklarını bir celsede indirip ellerinden bir şarkı geçirdi içinden en çok sevdiği sesten.....yaşamaktı bunun adı,annesinin babasının ona sunduğu onun hayatın içinde mecbur olduğu tek şeyle yola koyuldu,allahın varlığı kalbinde hayatın en kötü tarafı bu dedi mecburiyetten yaşamak ve sonu beklemek....

Seja o primeiro a comentar

Yorum Gönder

.] © 2008. Template by Dicas Blogger.

TOPO