2/26/2008

an lar

her şey sadece an'larda saklı...öncesi yada sonrasının dili yok hiç bir zaman...o an ve o durum sadece...önceden o an'a taşınıp ,sonrayı belirleyen bir o an...hayatın mahkum olduğu yada hayata mahkum olan an lar...
sonra
biliyor musun ben hiç kızıl bir gökyüzünde bulutlarla şakalaşamadım...akşam çarpıyorken yüzüne bir şehrin siluetinden kendimi alıp gitmek hep acı vermiştir bana,ardımda bıraktıklarım beni karşılayanlara hep yenilmiştir bir burukluk olsada,rüzgara bıraktığım gözyaşlarımı acımadan bıçak gibi kesen martıların kanat çırpışları bile bu kadar acıtmazdı canımı,çapkın bir göz kırpışın ardına saklı bakışların gölgeleriyle dolu sokakların gündüzleri,geceler sanırım hep bir klasik o. pamuk cümlesi bu şehirde...hayatını aslen başka şekillerde başka dilde yaşayan o adama inandığım o andan itibarende onunla hiç konuşamayacağımı biliyordum yine...yaşadığı değil yaşamadığı bir an'a mahkum bir hayattı sesi...

her seneye ait bir çiçek bulacaktı elleri, evin çeşitli köşelerinde her yeni doğum gününde...cılız bir kalem ucuyla yazılmışda bir kaç mısra...ve bir not ile

bayım! bu zamanda saat kaç diyen çocuk ellerine düşmüştü ya hani o ağacın büyük gövdesi,tepkisiz ve itaatkar,
seyirci gözlerinin önünde işte bu yüzdendir ki

Seja o primeiro a comentar

Yorum Gönder

.] © 2008. Template by Dicas Blogger.

TOPO