karanlık açmıştı ellerinde gün ışığına benzer zamanın, ışıltılar serpilmişti kalabalık gövdeler ardı,uzaklar çekilmişti yakına,küçük bir gülüş vardı ardında:
-yalnız değilim yakınımdasın dedi, korkma! dedi
yürüyordu ardına takılı çınar gölgesinin renginde,konuşmuyordu bağırıyordu artık, baktığı yerde takılı kalıyordu engin denizler sanki dalganın içinden kopup gelen köpüklerin sevincinde, tek kerelik kirpiklerin tekrarı yoktu:
-çekiniyor dalgalarım çakıltaşları yuvarlanıyor rengime bak dedi, korkma! dedi
uzun dalları vardı salkım saçak gövdesinde yeşilin binbir tonu gözlerinin derininde,sığınsam sokulsam banada yer varmı kuşlar göçünde, anlatmasam anlar mı sahi köklerin derininde:
-konuşmaya kelime bulamıyorum ülkende akıyor gözyaşlarım damlanın renginde sevince bulandı kollarım sanki yağıyor yağmur renginde, korkma! dedi
yaşlı bir adam sırtında masallar yürüyor dedim bitmez gündüzü, canı sıkılınca takıyor göğsüne ay ışığından rengini,kapalı gözlerin ardından anlatıyor geçmiş zamanlı düşlerini,yıldız seviniyor göz kırpıyor, bak gördün mü düşler ormanında şimdi biri, heceler hep söz dizimi
-korkma! masal değil gerçek dedi