sanki dün
bugün eski bir gün
bakkalın dalgın gözlerinde,
şehrin kemikleri ısınıyor bahar yangınında
oysa suları yarıyor sanki musa
erik ağaçlarının çeperinde,
duymuyor musun!
hadi dinle
hecelerde
bugün eski bir gün
sulukulenin girilmez geçitlerinde,
çengiler volta atıyor
bir meteliğe darbuka sesinde
nasırlı bilekleriyle
bugün eski bir gün
çınarların omzundan inerken şehre
karşılaştın falcı kadının iç boğan sesinde,
koştun farzet
belkide kaçtın
kalabalık bulvarlar değil mi
bu karşılayan suretini
ne çok gölge
ne çok kelime
oysa
ne çok kalabalık
ne çok kabarık
üstü kalsın
bugün eski bir gün
gökte dolunay rengi
ve venüs durgun
sanki erken
sanki dün
bugün artık bir gün
kafiyesiz bir bugün :
Seja o primeiro a comentar
Yorum Gönder