düş seyrelmesi
dalgalı bir deniz şimdi
karanlığa çalan bu mevsim güncesi
buharına karışan akşamlarda
sokak satıcısının buğulu keskin nefesi
kendine hoyrat olduğun anlarda
zaman arşınlıyor masanın keşliğini
koyu masif sağlamlığında
çürük dişlerin pırıltılı gülümseyişi
sarı ellerin ardında hep gün,
yakamozlarda açan pembe çiçekler
ve
dalıp çıkan önsözlerin hikayeleri,
kurutuluyor kış mevsimlerinde
gelecek zamanlı mevsim albümlerinde
puslu batımların dirseklerinde
kendine tamam son dördünde,
aralıkta aralık son aralıklarda
yolun karşısı şimdi
göndere çekilmiş rüzgar gibi
tanelere uzansa parmak uçların
sihirbazın uçuşan sanrılarında
siyah beyaza dolalı hayranlığın
oysa!şapkadaki beyaz siyahta
sıkılgan yağmurların sokaklarında
temiz olmayan köşelerinde saçakların
akıyor şehrin rutubeti,
mazgallardan, geçitler arası boşluklara
ellerin çelenk diziminde
caz bulanıyor kendinden içeri notalarda,
konuşuyor çoğul heceler –kere-li
sanmalı konuşmalar gibi,
yaşanmış an/ların kısa bir özeti
iki ters bir düz cümleler silsilesi,
yürüyüşler var sokaklarda
şehrin görünmeyen yaprak savuruşlarında,
soğuğu teğet geçen baca dumanlarının
kırmızılı ıslak adımlarında,
saçları denizin yelesi
martıların çatı üstü kanatlarında,
yansımaların izdüşümsüz geleceği
masallar gölgesi ve hayaller şehri
bir çeşit düş seyrelmesi…