gün yüzlü kuytulukların üzerinde, ince bir ipte yürüyordu...
gün yüzlü kuytulukların üzerinde, ince bir ipte yürüyordu...iki elinde asılı hayatların sesi...ayaklarını kesen bu ipin acısına karışmıştı gözyaşları,umursamıyordu göğün rengini,tam karşısında ufukta beliren rengin çekiciliğine kapılmış savrulan rüzgarın yüzüne çarpan şiddetini dahi kucaklayabiliyordu artık...akıyordu gözyaşları yanaklarından ,durmadan...haykırışın içinde saklıydı hıçkırıkları,siyah gecenin ardını beklediği o sabahtaki gibi acıtıyordu canını bir şeyler...derin bir nefes aldı ,ayaklarının üzerinde bir iki yaylanıp kendini boşluğa bıraktı ipin üzerinden...kollarını iki yana açtı,kanata benzer bir yelpazelenmenin koynunda bir düş kaçkını olarak uyandı güne,bir kaç bakış izi ,bir kalp sesi ve o koku ilk hissettiğiydi,derin ve upuzun bir nefes aldı...
elini kalbinin üzerine götürdü ,en çok sevdiği şeye işte,kalbinin sesini dinledi parmak uçlarının ürkekliğinde ,gülümsedi yine yanaklarına süzülen birdamlanın serinliğine...gözlerini kaplayan buğunun ardına saklandı hınzırca ve çocukça...erguvan kokusuna bulandı tümleri...
Seja o primeiro a comentar
Yorum Gönder