7/31/2008

op/ya...ne güzel komşumuzdun sen:(


suç ve ceza

bir zamanlar küçüktük
masum bir düş gezintisi gibi

önce, ellerimiz vardı eşik önü
sözlerimiz yoktu dirseklerimizden aşağı
kırmızı rugan pabuçların ürkekliğini
saklaya saklaya saklayamaz dı
iki oyunbaz hece

bir baktık büyümüşüz
ulu çınarlar
ulu çınarlar şavkı

sonra,ellerimiz koskoca kapı önü
sözlerimizde kilitli sessizlikler
buruşuk küfür siperlerinde
gölgelerimizi avlamışız
birer
ikişer

az önce üçlü asal sayılar
hantal taraçalardan süzüldü tüy misali
sallanıyor iki siyam gölgesi
harpuşta eteklerinde gözleri,
gecenin boynuna dolalı keskin kanatlar
uçuşuyorken lunaparkta
ihbar eden: kendine
pusu kurmuş :kendiyle
ah be ahmak!

kalem kırıldı poyraz savuruşunda
son temmuz akşamında
parçalandı hilal kristal geçmişin
taş sokaklı yüksek duvarlarında

duyanlar sesliyor/muş şimdi şiiri:
suç belli değil ama cezası müebbet gibi...

zzodie/ye


üzerine titrenmedik akşamların
gündoğumlarına yol alıyor keskin viraj
kulak arkasına saklı otoban korkusu
bilekleri buruk sokak yamaçlarında,
ıssızlıkları arşınlayan tekil gövden
kavuşuyor masa lambası keşliğinde
çoğul gölgenin omuz yankılarına,
çoğalıyor ellerin, saçlarının başladığı yerde
ayakların diz sürüyor, yosun tutmuş tırnakların ardında
iskemle oturuşlarında tumturaklı şarkıların
ekşiliği var sanki baktığın yerdeki tüm renklerin
bir bilsen deniz ne çok yakışır sana
köpüklerin içinden çıkıp gelen bir yunus sevinciyle
özgürlük ya hani dost!
özgürlük!
mavi olanından engin ufuklarında,
bir aşabilsen/k dalgaları yara yara
bir kavuşumlu
bir sarılımlı can ile
oturup konuşsan/k köşe başında yaka paça

iki laf ardı sırtının yıldızlarında
söz dinlemeyen kendinle
kendine sarılsan
tekdefada


dosta..

zzodie/ye..

7/25/2008

suçiçeği

hiçbir şey kolay olmuyor suçiçeği
ne rüzgar esiyor dalga dalga
ne yönünü şaşırıyor özgürlük yalpa yalpa
yosun tutmuş zamanın çanları
saat sabahı çalmadan vuruyor nasılsa




hiçbir şey kolay olmuyor suçiçeği
kolay olan herşey ise zaten sana ait olmuyor

the time is out of joint

the time is out of joint
bi daha sabah sabah gazete okumayacağım

7/20/2008

şurdan burdan/ şur-a-dan e bur-a-dan dan dan

.................dün akşam bir arkadaşım ' en iyi kendi keyfimin kahyalığını yapıyorum ' dedi...sonra güldük ...sonra bunu yazmalıyım dedi...yazdı mı bilmiyorum ama ben onun yerine not aldım buraya :) ay sonu çıkacağı mecburi küçük yolculuğunda yolu açık olsun der tez zamanda kendini özletmeden fazlaca sağlıkla dönmesini dileriz dedikten sonra..............


..........miles davis doo-bop cd si aranıyor ki hala ne aranıyor,yok yok yok,olmaz olmaz olamaz ..............


....şu ceymis bond filmleride bir türlü kendini eskitemedi hala oynuyor hala kendini seyrettiriyor be mübarek,hım seyredelim bakalım.............


..........kadehi soğutmalarını rica ediyorsunuz sizi kırmıyorlar böylece serin bir kadeh kırmızı şarabı şu yaz günleri sıcağında keyifle iç iç içiyorsunuz...................


..........................şili şarapları ucuz ama iyi iyi,hiç endişe duymadan tadabilirsiniz niye ucuz ki bu diye şimdi vesveseye gerek yok öyle yapmışlar öyle göndermişler işte,ama ucuzluğundan şüphe eden giriş cümlemdeki arkadaşım güvensizliği nedeniyle keyfine kayif katacak bir unsuru gözardı etti mi etmedi mi...etti bence söyledim ama kar da etmedi dedikten sonra............


..........bir kaç gün kafa dinlemek.............sonraki bir kaç günde dinlediğim kafamı gürültüyle doldurmak gibi bir devinim içinde olacağım sanırım öyle görünüyor yada............


......................şimdi sen o ahşap kazığı o toprağa çakıyor musun çakmıyor musun kaldı ki kısmi bir hafriyat yapıyor musun yap mıyormusun,oradaki karıncayı böceği solucanı yerinden ediyor musun etmiyor musun,bitki örtüsünü sınırlandırıyor musun sınırlandır mıyor musun, e lütfetmişsinde beton kullanmadım diyorsun kullanmaman kabahat, allahtan kork be güzel kardeşim, nerede doğaya müdahele etmiyorum cümlesi arkasına sığının hemen moda deyim,ekolojik mimariymiş,tüylerim gayet ekolojik olanından diken


........hım süper kahraman ceymis bond bu bölümde istanbuldaymış,kaçmaz en direk seyr-i sefer efenim

çizgi molası




7/19/2008

gün bugünde


güzel bir kahve içmeli,,,lisa ekhdal eşliğinde...ara vermeli hayata blog, şimdi bir parça usulca...yorgunlukları indirip sırtından...nasılsa döndüğünde durmadığı yerden devam edecek gün bugününe...

lobi

masif ceviz koyuluğuna asılı tozlu abajurun titrek ışığıyla aydınlanan solgun duvarlarda gözleriniz ,ellerinizle yoklarsınız ahşabın yüzündeki silinmeye yüz tutmuş cilanın izlerini, merdivenin küpeştesini iştahla kemirmiş böcek izlerine ellemeye korkar telaşınızın yanında yüzyıllar öncesine olan bu aitlik ruhunuzu tuhaf bir şekilde okşar, mor püskülleri olan kırmızı halıya adım attığınızda sizi toza bulayan eskilik kokusu vuku bulur adımlarınızın hemen altında…
merdivenin kova boşluğundan yukarı doğru baktığınızda birkaç küçük çiğ damlası serpilir olur kirpiklerinizin hemen ucuna vitray camlardan,ürkek ama meraklı adımların teşvikiyle bir iki basamakla hayat bulur akabinde adımlarınız…
şehrin bir sokağına açılır bu mekanın girişinde bekler olursunuz bir kadeh şarabın kokusuyla,saat takmasanız da duvarda hep bir saat vardır size zamanı hatırlatan nasılsa,
ara sıra ayaklarınızı rahatsız ettiren topuklu ayakkabıyı usulca çıkartmaya çalışmalarınızı hissettirmemeye çalışırsınız bu davranışın yakıştırılamayacağı varsayılan bu mekanın zarif şıklığı şahitliğinde, yüzünüze destekçi elinizin kenarından dışarı bakarsanız ,kalbinizde bir şiirle...
dalgın şekilde baktığınız cam ardında tüm hallerini yakaladığınız küçük bir gülüşle, bir misafiriniz belirir hemen önünüzde,size durup bakar kulaklarını öne eğer ,o kadar ki bu uzaklığı yakın kılmak adına kapının önüne kadar gelir usulcacık, başını okşamanız yeterlidir,
sonsuza kadar kapının önünde bekleme garantisini sunan bir davranışla kıvrılıp yatar cam ardından önünüze, siz içeride olmayı seçseniz dahi sizi göremeyene kadar bekler sizi,sadece sizi,ta ki...
sigara içmediğiniz için ,yan masadan gelen o diğer davetsiz misafirin yönünü çevirmelerini rica edersiniz tamda bu anda,bu nazik algılayışlarından dolayı da içinizde iyi ki böyle insanlar var hala diye bir sevinçle karşılarsınız kendinizi...mekanın ucunda bir hazırlık gözünüze çarpar,başlamıştır akşamki konser hazırlıkları piyanonun akort sesleri çok hoşunuza gitmese de size yaklaşan garsondan şarabınızı yenilemesini rica edersiniz...
şehrin kalabalığı sergilenir olur bir anda,
uzak sandığınız hayallerinize dalarsınız yakınınızdan.

7/17/2008

yanılsama ve yanılgı



yanılsama ve yanılgı aralığında
koptu düş süzülüşleri
nazik adımların avlusuna açılıyor hayat
sıcak süzülüyor duvarlarından
kanatların şavkını tırmanıyorken gündüz
öykünüyor kendi duruşuna resim bütünüyle

kendine bakmaların kirpiklerinde
mola veriyor izlerin
taş plakların tozlu raflarında
ellerinin sokaklarını dolaştırırken
sırtını dönüyor gündüz
kendine ve bana

ikimizden ayrı dolaşan bir biz
ondan ayrı bir siz
akordu bozuk piyano metninde
tuşlara doladı ressam fırçasını
zeid’ın cehenneme övgüsünde

seven dedi ki :

sevilen dedi ki: kelebeğin ömrü kadar kanatlarım
seven dedi ki: sakın üzülme, yurdumun bu en güzel toprakları

sevilen dedi ki: renklerimi yeni kazandım
seven dedi ki: korkma,her bir rengin sende kalsın

sevilen dedi ki: açıyor gülüşüm gökkuşağı üstü
seven dedi ki: gördüm, gökkuşağına vuran gülüşünü

sevilen dedi ki :bulutların üstündeki yıldızlar nerede
seven dedi ki : bak birer birer düşmüşler saçlarının her bir teline

7/16/2008

tek istekleri alkış ve

'' Ron Jackson gitar,

Bob Dorough piyano, vokal
Chris White bas
Leopoldo Fleming vurmalı çalgılar
Paul Robinson davul


Dee Dee Bridgewater vokal
Raul Midón vokal
Stacey Kent vokal
Sibel Köse vokal '' gülüş olan insanlar.....enfestiniz enfes....hep gelin

7/15/2008

bir dosttan sabahta geldi

Uzakça bir ormanda, son derece güzel dans eden ve bununla ün yapmış bir kırkayak yaşarmış. Çekirge çok kıskanırmış onu. Bir kenardan seyredermiş. Bir gün çekirge, oturup bir mektup yazmış kırkayağa: “Sayın Kırkayak Hanım, danslarınıza şöyle hayranım, böyle meftunum. Yalnız size bir sorum olacak, çok merak ediyorum, acaba dans etmeye başlarken evvela hangi ayağınızı atıyorsunuz?”

kırkayak mektubu okumuş, düşünmüş, “Sahi evvela hangi ayağımı atıyorum acaba?” Nereden bilsin, hep yüreğiyle dans etmiş o güne kadar, düşünüp planlamadan. Şimdi hangi ayağını, hangi ayaktan önce attığına kafa yordukça, karışmış her şey. Ve bir daha hiç dans edememiş. Aklın sınırları var. Yüreğin yok.

7/13/2008

ortak+lık



ortak+lık


ortak bir konuydu,beni ona götüren
yine
ortak bir konuydu,benden onu alıp götüren
ortak konumuz hep aynıydı
ama

ortak-lıklarımız hep farklıydı

genel geçer mevzuların bahsi

aynı nakarat tekrarında
bugün dün/ü geçti
az önce,
yarına çeyrek var
şimdi,

ikindi saatli sulara
balıklama dalıyor hayat,
anılara ve anlara
korkusuzca.
çınarlar gölgesinde
itaatkar eğilişindeyken
GÜRÜLTÜLER, sessizliğin tamyanında,
içi içe geçmiş siyahlabeyazın
rengi orta bir ton koyusundan gri.
sırça köşkün eyvanını adımlarken aldanış
uzak çatıların üzerinde parlıyor kristal gözyaşları
duruşun saklı gölgesindeyken ürkeklik
meydanlara açılan acının son demleri
çocukluğun bahçesindeki salıncaklara teslim…

kısa ceketin kollarından sarkarken saatin dumanı
telaşlı adımlarda sevincin ritmi

sokaklar mağrur yürümekte gündüzü
yaşlı bir akordeon sesi kalabalık
kamondo merdivenleri kimsesizliğinde
refik’in yıllara saklı şarkısı,
kehribara dönerken yüzünü ,ayın şavkı
kıyılarına çekildi artık günün sancısı.

hayat
sandıklarımızda
değil
sanmadıklarımızda
sanırım
saklı.

genel geçer mevzuların bahsi
az önce
şiirin kelimelerinden geçti
ve
gitti


parmak uçlarındayken şehrin akşamı
mumları dizili gündoğumlarında neyse ki sabahın aydınlığı...



şiir kitabım yok kraker...bunlar kendi kendime karalamalarım açıkçası...bu güzel sorun için çok teşekkür ederim:)çok sevindirdin...[cgdmt] tarafından eklendi.
02.06.2008 12:06:32
Bir şiir kitabın var mı cgdmt ?Kraker tarafından eklendi.



donpunto ya02.06.2008 23:34:26
sizi burada görmek ne hoş:)mazur görürseniz,neşeniz hiç eksilmesin isterim tüm cayilliğinizle birlikte kat kat artsın:)yazılarınız çok ama çok keyifli....ki kamondo merdivenleri belki biliyorsunuzdur bilmiyorum ama bankalar caddesine inenen art-nouveau nunda çok güzel örneklerinden olan,çok sevdiğim merdivenlerin adıdır...malesef bu benimki biraz meslek hastalığı:)dünyayı bazen mimar gözüyle algılıyorum,affediniz efenim...çok teşekkür ederim düşünceleriniz için...
*paradoks*a02.06.2008 23:22:51
çok teşekkür ederim paradox,seninde o güzel kalbinin o pırıl pırıl ışığına sağlık...tekrardan teşekkürler :)
donpunto02.06.2008 13:26:37
Çok güzel, ama Komodo benim kulağıma daha hoş geliyor ...
*paradoks*02.06.2008 11:39:36
"hayat sandıklarımızda değil, sanmadıklarımızda gizli, sanırım.." o kadar güzel ki.. söyleyecek söz bulamıyorum.. gönlüne sağlık..


akşam/a methiye


yağmurun kolları göz kırpacak gibi şehre,
açılacak sanki bulutların penceresi,
tutunacaksın paraşüt misali damlanın boynuna
atlayacaksın sakar,engin bir ufka
söylenecek sanki akşamın şarkısı,
anlatılacak dünler, bugünde,
bilinecek mi sanki yarının muamması
ondan sonra ki günde de.
yaşayacaksın bugünü bugünde,
içindeki heceye asılı şiirde,
taşacaksın arka bahçene giden patikaların izlerine
çocukluğa saklı düşlerinle.
şehrin kahverengiliği savuşturulurken sırtından,
koşar adım sokaklar dizilecek avlularda,
akşamın kırılganlığındayken siluetin,
iz süreceksin gecesefalarının omzunda,
günyüzlü aydınlıklara dolanacak uçurtma,
havalanacak gelecek zamanlı masalların ,
sihirli lambasındaki uslanmaz cini
-yine sana-.
soracaksa da üç dilek hakkı
tek dileğin olacak ısrarda.
bileceksin
az olanın çokluğunu
daima.
derin solumaların olacak yürüyüşlerin ardı
özgürlüğün renginde,
duyumsamaların olacak saçlarını ördüğün yaprakların damarlarında,
çınarlar,çınarlar gölgesi bir adım boyu serilecek önüne,
koşuşların sonra ,bırakıp ardını ardında,
yeminin olacak cafe del mar mevsimleri,
sırdaşın olacak almaşık duvarlar,
renklenecek kurşunkalemin rengiyle satırların izi,
yankılanacak adımların, arnavutkaldırımları ardı,
yön bulacaksın bosphorus’a bakan kıyısından,
gülümseyeceksin içtiğin çayın dumanında,
-aniden-.
açacak olacak gülümsemen
açılacak bu anlarda
tomurcuk tomurcuk
...dalından sana…
sonra,
bir mine çiçeği kıyısına vuracak düşler,
yalpalayacak
minik bir gülümseyişte,
usulca bakacaksın
dokunmaya korkar
bakmaya çekinir hallerin doruklarından
sarılacaksın, sadece ve sade.

çekilir olurken şehir kendine akşamında,
sokaklarına vuran çakıltaşlarını toplayacaksın paçaları sıvalı ayakların yalınlığında…





cgdmt16.06.2008 23:44:46
varlığınız için ayrı ayrı hepinize çok teşekkürler...herşey gönlünüzce olsun,mutluluk rüzgarları peşinizi hiiiç bırakmasın...bunlar sadece kelime,hisseden kalplerde, o yürekte sizde...
Kraker15.06.2008 21:13:42
birşeylerden daral geldiğinde gideyim cgdmt'nin sayfaya der ve gelir okurum tek tek, uçuşan kelimelerini.
*paradoks*09.06.2008 10:55:58
"Bileceksin az olanın çokluğunu daima..".. akşamlar çok geç oluyor artık.. hatta, akşam olmadan, gün geceye geçiyor sanki.. çok güzeldi.. yüreğine sağlık..
Osman özeker08.06.2008 10:47:10
Bir an olsun ruhumun dinlendiğini ve gönlümün sevgi duyğularıyla yoğunlaştığını hissettim. Ellerinize sağlık.+++25
kocayurek07.06.2008 00:04:40
AN'ın sessizliğine...

selamlaşma hatırına
















yokuşun ardında
usturanın kapalı gözleriyle açıyorken karanlık
yırtılıyor sessizliğin hareketinde
dağılan inci kolyenin ipleri,
örümceğin parmak izlerinde
tanımadık yüzlerin dokunuşları
uyanıyorken
gecede ve günde,
ağlarını kendine çekiyor zaman
kıyılarına vuran ney sesinde...
mevsim aydınlanıyorken rol icabı
Galata Mevlevihanecisinin yeni doğmuş güne hazır duası
ellerinde yürüyor şimdi galip dede den yokuş aşağı...
bilmeli ki kendin
korktukça -hayattan- sen
korkacak –yaşamın- kendisi işte senden...

acar kedinin kuyruğu
tırmanıyorken yokuşun ardını o tüm zamanların sırtıyla,
ellerin birer ordu sana
ellerin birer top tüfekse
güne bakan çiçekleri gibi serilmeli yola tabur tabur...
sen sana bakmaların bahçesindeyken
dumanı tüten çayın kokusu vurmalı çatılara,
papatyanın açılacaksa beyazı sarısından önce
geceye sarılmadan,
düşlere dalmalısın en önce ,
sende
seninle yine...

parmakların ucunda doğacaksa doğumlar
şehrin bilmediğin sokağında
karşılaşacaksın tanıdıklarınla her nasılsa,
iki üç ahbap kelime ardı
gülüşler açılacak saçların başladığı yerde
ve
övgüler dolacak adı : selamlaşma hatırına

dur duraksızken kendine
kapanmaya an bulacak gözlerin
bakar gibi yapıp
görür gibi olacak kirpiklerin seni,
anlıyor gibi davranacak
uyuyor gibi olacak rüyaların,
yorgunluğundayken sol yanın
sağ kıyısına da vuracak sancısı ansızın
susar gibi yapacaksın göz bebeklerinle
ağlar gibi olacak dudak kıvrımların
belki
konuşmaya yeltendiğin o anda
tanışacaksın karşılaşmanla
ve
mısralar

d
ö
k
ü
l
ecek....kırılmadan-darılmadan.


selamlaşma hatırına...




14.06.2008 00:57:02
çok teşekkür ederim songül,bu çok güzel çok içten düşüncelerin için tekrar tekrar teşekkür ederim...herşey gönlünce olsun[cgdmt] tarafından eklendi.
13.06.2008 10:56:45
Ya harikasın tek kelimeyle.Yazdıklarını topluyorsun demi arkadaşım.Bak senden imzalı bir kitapını alacağım unutma bu sözümü .Duygu selinde kapılmanın devamıyla daha çok yazacak bizlerde okuyacağız.Harika yüreğine sağlık mutlu kal.Songül Özışık tarafından eklendi.
11.06.2008 10:00:12
çok teşekkür ederim link için,bilmediklerim varmış onlarıda öğrendim,hoşgeldiniz efendim,herşey gönlünüzce,dilediğinizce olsun...[cgdmt] tarafından eklendi.
11.06.2008 01:23:20
Merhaba! Benden de bir selamlaşma on gün aradan sonra sizlere kavuşmak ve o muhteşem şiir ne güzel Galata Mevlevihanesi denince aklıma geldi sanki yazıya bir katkı gibi : http://onpunto.com/ForumSubject.aspx?Id=4142 selamlar..hayattorlak tarafından eklendi.

[cgdmt]11.06.2008 13:52:26
:)çok teşekkür ederim,çok sevindirdin ve utandırdın...teşekkürler paradox.....
*paradoks*11.06.2008 10:27:15
yine muhteşem.. yine yine.. başka bir aleme dalıyorum, şiirlerini okurken.. beyazı sarısından önce açan patapatyalar gibi..:)) kalbine sağlık..

7/11/2008

sarmısaklasakda mı yemesek


grip olmak ile olmamanın eşiğinde dolaşan bu benin bugünden istekleri:
1-topuklu aaaakabımın ayaklarımı acıtmaması
2-çabuk akşam olması
3-haftasonunun olabildiğince ağırdan ve de ağırdan geçmesi
4-birinin benim yerime şu planı çözmesi akabinde çizmesi akabinde sunuma hazır dumanı tüten bir proce haline getirmesi
5-şu yandaki güzellik
6-şu sabahta akşamına hazırlanan şehrin ,günbatımını maviliğinde yakalama çabası......

7/10/2008

romans















sabahın uzun ellerinde iç gıcırtıların sesi
vapurlar yelkenler arası
mağrur su dağları dizisi,
kendine akan nehrin damarları
açıyor zakkum misali şimdi ardışık
gün doğumlarının göz alan şavkına
ve
sevincin çocuk ağzına
,
ressam elinde
gülümsemeler ekiliyor hızlıca
yüzün topraklarına
takvimlerden ilkbahar nasılsa
,
süreksiz sürek takibindeyken kokun
adımların seher vakti manolya
sana benzer hallerin tarlalarında
buğdaylar başaklar
ve
aylardan eylül
yazın terk ettiği
sonbahar salkımları incisi
,
karanlıkları aydınlatan ikili asal sayılar
tekil kandillerin sıva çatlaklarında
ekspresyonist düşler
tebeşir beyazlığında
çizilmekte
isli mürekkep dumanına
,
galata köprüsü oltalarına
vuruyor denizkızının sözleri
yeni cami avlusu güvercinleri
saraylar dolusu girlandla
kanat açıyor beyazlığa
,
eski şehrin mukarnasları
soluksuz tırmanıyor kiremit çatıları

kapalıçarşı bakışları
kalemkarlar romansı



25.06.2008 23:46:19
-bende kötü bir şey demedim ama :)))şu anda sanırım bir gol daha atıldı bende dışarıdaki seslerden bunu anlıyorum;)o halde tez zamanda geleceğede uyak şiir yazıla:)...çok teşekkür ederim krakercim:)[cgdmt] tarafından eklendi.
25.06.2008 23:30:53
yok yav kötü bişey demedim :) ne bilim seni okurken burnuma mangalda kaynayan türk kahvesi kokusu geliyor sonracıma elinde üzüm salkımı olan harem kadınları,safranbolu evleri atlılar,süvariler, fatih sultan mehmet falan yani işte anla yav :)Kraker tarafından eklendi.
25.06.2008 23:18:00
-hımmm,şimdi sen bana sanki ağır abla mı yoksa antika mı demek istiyorsun krakercim bende bunu çözemedim :)dur bakalım...açıkçası seçim hakkım olsaydı sanırım bu yüzyıl yaşamak için tercihim olmazdı,yok tahmin ettiğin o yüzyılda değil şimdi :)kaldık mı gene ortada :)şiirlerde yaşıyoruz gibi,sanki işte, haddi aşmadan:)sevgiler[cgdmt] tarafından eklendi.
25.06.2008 16:36:24
alla alla... bişi var sende böyle saraylı sultan, haşmetbaam gibi bişi ama çözemiyorum :)Kraker tarafından eklendi
.




mevsim haziran

kıyılara saklı rüzgarın neşesine kapılmış
akdeniz iklimi karşılaşmalarında
parlıyor güneş elleri haziranda
beklenmedik köpüklerin neşe dolu rıhtımları
tütüyor yaz döngüsü akşamında

ayaklarını sallıyor mendirekte zaman
masal kahramanlarının
bir varmış bir yokmuş/lu hikayeleri
yaramaz çocuk renginde,
kıyıya vuran rüzgargüllerinin
kanadının sol köşesinde
açılıyor taş sokakların rutubeti,
köhneliği az önce geçmiş evin cumbasından
adımların önünü örtüyor
kirece bulalı gölgeler
sulara karışan balıkçının ağları
şairin bahçesinde
bordalıyor düşlerini şiirlerle,
ayrık kafiye vezninde
orsasına seyir...

özlediğin toprakların dinmeyen yankısı
gün batımlarının sesli hecelerine saklı
uzakta göz kırpar ada sahillerine
tam yol rota,
kalbinin neyse ki miço köşesi hala...







*paradoks*a18.06.2008 23:58:06
ne güzelde bir şarkı var dimi ada sahillerinde diye başlayan:) ah ah, bir adalı olmayı ve hayatımı orada geçirmeyi çok isterdim...özel ve farklı yerler bence...neyse bu saatte bu kadar yeter:) çok teşekkürler kalbine sağlık paradox...
Songül-e18.06.2008 23:55:46
:)teşekür ederim songül,çok teşekkür ederim...kendinden bir şeyler bulmana yani 'hissetmene' ayrıca çok sevindim,evet bu karalamaları topluyorum :)bakalım zaman ne getirecek :)çok sağol...
*paradoks*18.06.2008 15:48:41
Ada Sahillerinde bekliyorum... düşlerimi şiirlerde bordalayarak.. harika.. "atın beni denizlere" diyesim geldi, bozkırın orta yerinde.. yüreğine sağlık..:))
Songül 18.06.2008 11:14:36
Yine döktürmüşün arkadaşım harikasın.O kadar duygulu yazıyorsunki begenerek bir şeyler kendimde bularak okuyorum.Topluyorsun demi şiirlerini yüreğine sağlık sevğiyle mutlu kal.
[cgdmt]18.06.2008 00:34:56
ben teşekkür ederim:)herşey gönlünüzce olsun...
hayattorlak17.06.2008 22:27:07
Nereden bulursun böyle derin izler taşıyan duygusal mısraları.Sıcak havada bile serinlettin.Teşekkürle
r

şairler meclisi

ayartılmış ruhun sesiyle konuşuyor zaman:

yankılanıyor elleri paslı sarı
dökük kelimelerin ardı tufan
bir kadın toplamaya yelteniyor
savruluyor gün
savuruyor eteklerini__________
ağzı doğru konuşmuyor kelimelerin
gözleri aykırı hikayenin
satırlara yaklaşıp kendimden u z a k l a ş t ı ğ ı m her an
eksiliyor kendim benden
gri açıyor yıkık dorukta
gün sızıyor kitabın sayfalarına adı haykırış.
bırakıyor ellerim/ellerimi ardımda ]
ardımdan gecenin parmakları çağlıyor avuçlarıma...
porselen gıcırtıları asılı kapı kanatlarına
saklılığı var sessizliğin duyulan
gece bakışlı kor duruşun
gün yüzlü aldanışı bu, kanat renkli.
konuşuyor yabancı kelimeler mat resimlerde
yırtılıyor gece şimşeklerin sesinde
kapaklanıyor aşkın üstüne kaftan
kaftanın içindeki sinsi ruh gölgesinde,
dökülüyor şiirin dizleri suratından
almaşık duvarların ardı uçurum
gülhanenin sonu dipsiz bir havuz
yalnızlığa atılmış bozuk paralar gölgesi
iki parçalı kapağın yüzü yitik
bir martının son haykırışında
şiirler uçuyormuş külleri donuk

şairler meclisindeki kanat çarpıntılarında




hakan11.06.2008 13:32:19
'' ağzı doğru konuşmuyor kelimelerin '' çok begendim
[cgdmt]30.05.2008 12:44:43
utandım...haddim değil ama çok teşekkür ederim yinede paradox...kalbine sağlık
*paradoks*30.05.2008 11:42:20
Muhteşem bence.. şairsin sen.. :))
[cgdmt]30.05.2008 09:53:15
her şey insanda saklı...teşekkür ederim dileğin için songül...
songül29.05.2008 11:16:19
Hoş bir şiir.'Ayartılmış ruh'özellikle bu söz ilğinç geldi.ayartılmış ruh benim rehumda ayattıldımı acaba...mutlu kalın
.

Jose Canton Navarro'yu kaybettik

Kübalı yazar, tarihçi ve araştırmacı Jose Canton Navarro'yu kaybettik .
1925 yılında Pinar Del Rio'da doğan yazar mesleki hayatına öğretmen olarak başlamış, güç koşullar altında hayatını sürdürürken Marksizm ile tanışmış ve ülkenin ilk Marksist partisine üye olmuştu.
Devrimin zaferi onu tarih alanındaki çalışmalara yöneltti.
"Emek Hareketi ve Sosyalist Devrim Tarihi Enstitüsü"nün kurucuları arasında yer aldı. Daha sonra "Küba Tarihi Enstitüsü"ne dönüşecek olan kuruluşa emekli olana kadar katkıda bulundu.
1966'da "Küba'da Prekapitalist Rejimler" kitabı yayınlandı. 1970'de yayınlanan "José Marti'nin İşçi Sınıfı ve Sosyalizm Üzerine Bazı Fikirleri" adlı eseri 1981'de ve 2006'da yeniden basıldı ve "José Marti ve İşçiler" başlığıyla Venezuela'da yayınlandı.
Yazarın, 1996'da yayınlanan ve Küba'nın tarihsel sürecini anlattığı "Küba: Boyunduruk ve Yıldızın Mücadelesi" eseri çeşitli dillere çevrilerek yabancı okuyucu ile buluştu. Kitap, en son geçtiğimiz aylarda "Küba Tarihi: Bir Halkın Anatomisi" ismiyle Yazılama Yayınları tarafından Türkçeye kazandırılmıştı.
Ulusal kültüre ve Küba eğitimine katkılarından ötürü, Frank Pais ödülü ve Ulusal Tarih Ödülü gibi pek çok ödüle layık görüldü.
Yazar, tarih alanındaki hakimiyetinin ve üretkenliğinin yanısıra, farklı fikirlere açık tutumu, mütevaziliği ve devrime bağlılığı ile tanınmaktaydı.
Jose Canton Navarro, José Marti Küba Dostluk Derneği'nin her yıl geleneksel olarak düzenlediği Küba ile Dayanışma Haftası'nın bu yılki onur konuğu olarak davetliydi.
Küba dostları Ekim ayında düzenlenecek haftada Navarro'yu eserleriyle anacaklar.

dı-bir zamanlar-dı





































bugüne not bittabi öylesine

1-hava çok sıcak
2-tatile çıkmak istiyorum
3-massive attack kaçar mı kaçmaz mı kaçar mı kaçmaz mı...kaçmaz elbet...
4-yine tatile çıkmak istiyorum
5-yürümek hımm gölgede ve deniz kenarında serin serin şöylece
ve
6-hayatı ciddiye alanlar derneğine ek kontenjandan dahil olmak istiyorum

.] © 2008. Template by Dicas Blogger.

TOPO