7/19/2008

lobi

masif ceviz koyuluğuna asılı tozlu abajurun titrek ışığıyla aydınlanan solgun duvarlarda gözleriniz ,ellerinizle yoklarsınız ahşabın yüzündeki silinmeye yüz tutmuş cilanın izlerini, merdivenin küpeştesini iştahla kemirmiş böcek izlerine ellemeye korkar telaşınızın yanında yüzyıllar öncesine olan bu aitlik ruhunuzu tuhaf bir şekilde okşar, mor püskülleri olan kırmızı halıya adım attığınızda sizi toza bulayan eskilik kokusu vuku bulur adımlarınızın hemen altında…
merdivenin kova boşluğundan yukarı doğru baktığınızda birkaç küçük çiğ damlası serpilir olur kirpiklerinizin hemen ucuna vitray camlardan,ürkek ama meraklı adımların teşvikiyle bir iki basamakla hayat bulur akabinde adımlarınız…
şehrin bir sokağına açılır bu mekanın girişinde bekler olursunuz bir kadeh şarabın kokusuyla,saat takmasanız da duvarda hep bir saat vardır size zamanı hatırlatan nasılsa,
ara sıra ayaklarınızı rahatsız ettiren topuklu ayakkabıyı usulca çıkartmaya çalışmalarınızı hissettirmemeye çalışırsınız bu davranışın yakıştırılamayacağı varsayılan bu mekanın zarif şıklığı şahitliğinde, yüzünüze destekçi elinizin kenarından dışarı bakarsanız ,kalbinizde bir şiirle...
dalgın şekilde baktığınız cam ardında tüm hallerini yakaladığınız küçük bir gülüşle, bir misafiriniz belirir hemen önünüzde,size durup bakar kulaklarını öne eğer ,o kadar ki bu uzaklığı yakın kılmak adına kapının önüne kadar gelir usulcacık, başını okşamanız yeterlidir,
sonsuza kadar kapının önünde bekleme garantisini sunan bir davranışla kıvrılıp yatar cam ardından önünüze, siz içeride olmayı seçseniz dahi sizi göremeyene kadar bekler sizi,sadece sizi,ta ki...
sigara içmediğiniz için ,yan masadan gelen o diğer davetsiz misafirin yönünü çevirmelerini rica edersiniz tamda bu anda,bu nazik algılayışlarından dolayı da içinizde iyi ki böyle insanlar var hala diye bir sevinçle karşılarsınız kendinizi...mekanın ucunda bir hazırlık gözünüze çarpar,başlamıştır akşamki konser hazırlıkları piyanonun akort sesleri çok hoşunuza gitmese de size yaklaşan garsondan şarabınızı yenilemesini rica edersiniz...
şehrin kalabalığı sergilenir olur bir anda,
uzak sandığınız hayallerinize dalarsınız yakınınızdan.

Seja o primeiro a comentar

Yorum Gönder

.] © 2008. Template by Dicas Blogger.

TOPO